MERHABA ARKADAŞLAR!
Sizlere sevdiğim filmlerden bahsedeceğim. Hayatımda izlediğim en güzel filmlerden bir tanesidir "PİYANİST." İkinci Dünya Savaşı'nı yansıtan nadide eserdir bence...Hepimiz 2. Dünya Savaş'ı hakkında hemen her bilgiye sahibizdir. O dönemde "DİKTATÖR" olan Adolf Hitler'in tek amacı üstün Alman ırkı kurmaktı. Bu hedefine ulaşmak için çeşitli ülkeleri mahvetmişti. Bu ülkelerden biri ise POLONYA'YDI. Polonya' da yaşayan Wladyslaw Szpilman, Alman işgaliyle ülkeleri yerle bir olur. Hayatı berbat şekilde ilerleyen Piyanist, en sevdiği mesleğini bile yapamaz hale gelir. Piyanist, Nazi askerlerine yakalanmamak için çeşitli evlerin altında yaşamıştı. Hitler'in bu yükseliş dönemi birden çöküş devrine dönüşmeye başlamıştı. Piyanist bir eve saklanmıştı.Piyanist evin en üst katındaydı. Bir Alman askeri onu görmüştü fakat ona bir şey yapmamıştı. Nazi askerleri yakalanıyordu. Artık, savaş yavaş yavaş sona eriyordu. Piyanist'i gören Alman askeri, ona yemek ve üstünde duran Nazi işaretli paltoyu vermişti. Çünkü piyanist ÜŞÜYORDU. Asker, oradan ayrılmıştı üstelik onu öldürmeden ve arkadaşlarına bir şey demeden... Artık ülke kurtulmuştu. İnsanların bazıları dönmüştü. Piyanist'in üstünde Alman paltosu vardı. Onu Alman sanmışlardı. Piyanist:
- Ben Polonyalıyım lütfen ateş etmeyin demişti...
Oradan biri ona neden bunu giydiğini sordu haklı olarak. Fakat Piyanistin cevabı yürek burkuyordu...
- Üşüyorum...
Onu öldürmeyen askeri görmeye gitmişti fakat asker çoktan sürgün edilmişti...
Bence anlamlı bir filmdi... Üstelik bir insan bunları yaşamıştı. Hatta bir insan değil milyonlarca insan bunları yaşamış ve katledilmişti. Yahudi, yaşlı, genç, çocuk, bebek, kadın ve erkek demeden sırf doğuştan gelen özellikleri yüzünden katledilmişti. Peki o insanların suçu neydi? Yahudi ya da engelli doğmak onların elinde olan bir şey miydi? "SORGULAMAK GEREK!"
Bu filmde nadide eserlerden bir tanesidir... Bir Alman iş adamı ilk başta Yahudi olan Polonyalı insanlara az ücret ödediği için onları çalıştırır. Onları bazı yollardan Alman gibi gösterir. Onlara bakış açısı ilk zamanlarda zalimce olmasına rağmen zamanla onları sever. Yahudiler ona teşekkür borçludur. Çünkü o dönemde Polonya'da yaşamış olan Yahudiler yakılarak canice ölmekteydi. Ya da Nazi askerleri istediği Yahudi olan insanları silahlarıyla vurmaktaydılar. Zalimce katledilenler dışında buraya gelen insanlar vardı... "KURTULANLAR DİĞER YAHUDİLERE GÖRE ŞANSLI OLANLAR..." Alman iş adamı zamanla fikirleri değişmişti. Kendine liste yapmıştı. Bütün insanları oraya almak için elinde ne varsa satmıştı. Ona, iki insan dolu tren gelecekti. Birincisi gelmişti. Fakat ikincisi gelememişti. O trenlere binmek için birbirleriyle savaşan insanlar vardı... Alman iş adamı 1100 Yahudi'nin hayatını kurtarmıştı. Fakat o muhteşem sözünü de buraya yazmayacak değilim. İşte yürek burkan bir söz daha
- "ÇOK DAHA FAZLASINI KURTARABİLİRDİM, BU ARABA BU ROZET EN AZ ON İNSAN EDER..."
Sizlere bu filmleri izlerken asla vakit kaybetmeyeceğinizi hatta düşüncelerinizin değişeceğini, sizlerde bu filmleri izledikten sonra anlayacaksınız
"ADOLF HİTLER" hakkında bilgi almak istiyorsanız "KAVGAM" kitabını tavsiye ederim. Bir çocuğun hele ki resime ve sanata ilgi duyan bir çocuğun, yetişkin bir birey olunca nasıl bu kadar "DİKTATÖR ve ACIMASIZ" olduğunu "KAVGAM" kitabını okudukça anlayacaksınız. Sizlere tavsiyem ilk kitabı okumanız ve daha sonra bu filmleri izlemeniz yönündedir.
HACHIKO
Hayatımda bildiğim en eşsiz köpek türüdür "İşçi Köpeği..." Hachiko'yu profesör tren otogarında bebekken görür. Sahibini bulmak ister fakat bulamaz. Hachiko'ya zamanla ısınır. Ona top atar ama Hachiko o topu getirmez. Profesör bu durumu birine anlatır. "Bu tür köpekler anca özel bir olayda o topu geri getirir." der. Profesör her zaman işe giderken Hachiko ona eşlik eder. Akşam iş dönüşü Hachiko tren istasyonunun orada beklemektedir. Beraber eve giderler. Her zaman bu durum sürer. Hachiko bir gün profesöre o topu getirir. Profesör sevinir hatta şaşırır. Profesör, trene biner fakat Hachiko onun gitmesini istememektedir... Profesör öğrencilerine bir şey anlatırken yere yığılır. Hachiko profesörü beklemektedir. Fakat profesör yoktur ve bir daha asla geri gelmeyecektir... Hachiko'yu profesörün kızı alır. Fakat Hachiko tren istasyonunda beklemek istemektedir. Dolayısıyla kız onu salar... Hachiko aylar, yıllar ve mevsimler geçmesine rağmen beklemektedir... Profesörün eşi onu görür ve
-Hachi, burada sürekli bekledin mi? der ve Hachiko ölür.
8 MART 1935 HACHİKO'NUN ÖLÜM GÜNÜDÜR...
Hayatımızda kaç tane insan gördük bu kadar sadık olan? " İŞTE BU YÜZDEN SEVİLMELİ HAYVANLAR..."
Hayatınızda düşünce yapınızın değişmesi için 3 mükemmel eserdir bunlar. İzlemenizi tavsiye ediyorum.
Bu arada Hachiko durduğu tren istasyonunda heykeli bulunmaktadır, bakmak isterseniz buraya koyuyorum.
-BETÜL ÖZCAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder