Toplumsal Cinsiyet
eşitsizliği
Bugünlerde çok rastladığımız ve
duyduğumuz bir konuya değinmek istedim.
Cinsiyet ayırımcılığı, genel anlamda
bireylere cinsiyetlerinden dolayı toplumda adaletsiz bir şekilde
davranılmasıdır. Kadınlar
ve kız çocukları dünya nüfusunun %50ʼsini oluşturuyor. Ancak toplumsal cinsiyet
eşitsizliği günümüzde çok yaygın. Bu da ülkelerin ilerlemesini engelliyor. 2014
itibarıyla 143 ülke anayasalarında kadın erkek eşitliğini garanti altına almış.
52 ülkenin daha bu adımı atması gerekiyor. Peki bu 143 ülke anayasa ile
eşitliği garanti altına aldı da ne oldu? diye sormuyor değil insan.
Eşitsizliklerle karşılaşma kızlar için doğumdan itibaren başlayabilir. Bazı
ülkelerde sağlık hizmetleri ve yeterli beslenmeden mahrum bırakıldıkları için
kız çocuklarının ölümü daha yüksektir. Kızlar ergenliğe erişmeleri ile birlikte
daha fazla eşitsizlikle karşılaşıyor. Çocuk damattan çok daha fazla çocuk gelin
var. Küresel olarak her yıl yaklaşık 15 milyon 18 yaş altı kız çocuğu
evlendiriliyor. Kendilerinden yaşça büyük bireylerle. Bir aile bunu nasıl
yapabilir? Ya da karşı tarafın hiç mi vicdanı yoktur? O çocuğun daha
hayalleri var, okuyacak, daha reşit bile değil ama kendisinden yaşça büyük pis
zihniyetle aynı evde yaşadıktan sonra ne hayal ne de umut kalır dimi? Küçük
yaşta evlenmek kız çocuklarının eğitimini de etkiliyor. Bu da ülkelerin
ilerlemesini engelliyor. Geçmişte, erkek çocuklarının eğitim alıp, iş sahibi
olmalarını söylerken; kızların evde kalıp ev işleriyle ilgilenmesini söyleyen
kafa yapısı oluşturulmuştur. Günümüzde, eğitim sisteminde kız ve erkek
öğrenciler arasında ayırımcılık giderilmiştir, ama halen çevremizde az da olsa örneklere
rastlıyoruz. İş yerinde cinsiyet ayırımcılığı; eğitimde, iş bölümünde,
ücretlendirmede kadın ve erkeğin yaptıkları iş ile değil, cinsiyete bakarak işe
tabi tutulması. Aynı işi yapan kadın ile erkeğin, erkeğin daha fazla maaş
alması gibi. Çalışma yaşamında kadınların karşılaştıkları en büyük sorunlardan
biri de cinsel saldırı ve tacizdir. Peki bunları geçelim daha da çevremize, her
gün gördüğümüz, tanık olduğumuz olaylara bakalım . ‘’kızım sofrayı kur, oğlum
yemeğe gel.’’ Bu diyalog her beş evin birinde vardır. Peki niye kimse buna bir
şey demiyor? Geçmişten gelmiş alışkanlıklar günümüzde de halen devam etmekte.
Toplumda ‘’Toplumsal Cinsiyet eşitliği’’ komisyonunu reddeden insanlar olduğu
sürece ilerleme kaydedemeyiz. Gelecek daha güzel günler için hep birlikte el
ele vermeliyiz.
Rakam bilgisi aldığım siteler: https://www.evrensel.net
Resim
aldığım site: sigortadunyasi.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder