16 Mart 2019 Cumartesi

 HER SORUN BİR ÇÖZÜM DEMEK MİDİR?

 Günümüz insanların çektiği sıkıntılar elbette vardır. Ama buradaki ironi nedir biliyor musunuz? Hepimizin aynı sorunları yaşamasıdır. "Çözüm üretmek." Bazıları buna bir çözüm bulmalıyız derler. Asıl sorun hepimizin sorgulamamasıdır. Bazıları sorgular fakat çözüm bulamaz, bazılarıysa kendileri için çözüm üretir. Ama sonuçta çözüm üretmesi iyi bir şey olsa da sadece kendisini düşünmesi yanlış bir tutumdur.   Ülkemizde neden beyin göçleri oluyor? Eğitim sistemi mi yoksa kendimiz için çözüm arayan bizler mi suçluyuz? Eğitim her daim ailede başlar, okulda gelişir, insan yaşamını yitirince son bulur. Yani hayatımızın özeti şudur: "DOĞAR, GELİŞİR VE ÖLÜR." Bu her şey için geçerlidir. Küçük bir çocuğu ele alarak konumuzu açığa kavuşturmak istiyorum. Bir bebek öncelikle hayatında ilk kelimesini ailesinde öğrenir, oyun çağlarında okula gönderilir. Altı yaşında okula başlayan çocuğa okuma ve yazma öğretilir. Bir sürü ödev verilir. Çocuk ortaokula başlar. Sosyal bir ortamı olur. Bazı arkadaşları hem okulu hem de sosyal hayatını dengede tutarken o çocuk dengede tutamaz. Kendisini sürekli derse verir. İyi bir lise hatta iyi bir üniversite kazanır. Daha sonra yüksek lisans yapar, yeni diller öğrenmek için kendisini geliştirir. Artık sırada iş hayatına atılmak vardır. Takip ettiği, araştırdığı iş yerlerine özgeçmişini verir. Fakat kabul edilemez. Peki bunun nedeni nedir biliyor musunuz? Babasının şirketinin olmadığı ya da onu kolay yöntemle işe sokabilecek birinin olmamasından kaynaklıdır. Bütün emekleri ziyan olur. Ne yazık ki bu durum ülkemizde yaşanmaktadır.   Ülkemizde işini layıkıyla yapabilecek insanlara neden değer verilmez? Bu tür gençlerimiz, belki de geleceğin en iyi mimarı, doktoru veya hukukçusu olacakken neden onlara değer vermiyoruz? Beyin göçü ülkemizde sürekli olmaktadır. Köydeki çocuklar şehirdeki çocuklara karşın daha azimlidirler. Nedeniyse yokluğun ne demek olduğunu bilmeleri ve ailelerine destek çıkmak için daha çok çalışma gereksinimi duymalarından kaynaklıdır. Hanginiz hatırlıyorsunuz? "ÇOBAN HABİB TEOG İKİNCİSİ OLMUŞTU." Müthiş bir başarı hikayesidir. O zamanlar çeşitli haber sitelerinin dikkatini çekmişti fakat artık unutuldu. Koyun otlatırken kitap okuyormuş, şimdiki nesil ise telefonla ilgilenmekte.   Eğitim kötü olabilir. Bizim asıl sorunumuz: "EN İYİ EZBER YAPANI HUKUKÇU, SAYISALI İYİ OLANI DOKTOR YA DA MİMAR YAPMAK..." Bir mimar düşünelim. Hayatı boyunca derse fazla ilgi göstermemiştir. Bu kişinin babasının inşaat firması var. Babası buralara gelmek için dişini tırnağına takarak gelmiştir. Ama oğlu veya kızı buralara gelmek için pek çaba göstermemiştir. Çünkü nasıl olsa babasının bir inşaat firması var. Fay hattına ev diktiğini düşünün. Bir depremde bir sürü insanın vefat ettiğini, işte bu yüzden hem o kişi insanların hayatlarını mahvetti ve işini layıkıyla yapan birinin yerine geçti. Bu olaylar eminim yaşanmıştır.  Çünkü insanlar hep daha fazlasını isterler. O kişinin düşüncesi de zaten daha fazla bina dikerse daha fazla gelir elde edeceğini düşünmekti.
 Bir kentte yaşıyor muyuz yoksa şehrin içinde yok olup gidiyor muyuz? İnsanları gözlemlediğimde herkes aceleyle bir iş yapmakta olduğunu görüyorum. Bazıları işe gitmekte bazıları çocuklarını okula bırakmakta. Daha fazla gelir elde etmek için herkes bir koşuşturma içinde kayboluyor. Sadece zamanımızı değil kendimiz de bu hayat biçiminde yok olup gidiyoruz...
- BETÜL ÖZCAN 
GİF İÇİN YARARLANDIĞIM KAYNAK png.pnghttps://pngimage.net/wp-content/uploads/2018/05/d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnen-emoji-png.png

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder